Masum Bir Yakarış
Ben bir kadını seviyorum. O da beni seviyor halinden belli. Bir kısım hatalara düştük. Hatta bazılarının çoktandır içerisindeydik. Bu hatalar bizi birbirimizden uzaklaştırdı zaman zaman. Hatta kimi zaman başka limanlara yelken açmayı bile düşündürdü kim bilir? Nihayetinde 'kısmet' kelimesi altında birbirimizi anlamaya ve insan hayatında kolay yakalanmayacak bu güzelliği yok etmemeye karar verdik. Çünkü böyle hissediyorduk. Elimizde olanın kıymetini biliyorduk. Kahpe bir zamanda güvensizliklerle sarılmıştı etrafımız. Kime sığınacaktık ki başka? Sevgimiz o kadar güzel ve berrak ki...abartıdan ve şatafattan uzak. Samimiyetsiz değil. Özverisiz değil. Bir ömür geçirilesi... Zaman zaman anlaşmazlıklara düşüyoruz. Kimi zaman anlayamıyoruz birbirimizi. Bu onun çok canını sıkıyor. Dolayısıyla benim de canım sıkılıyor. Elimden bir şey gelmiyor morali bozulduğunda yahut sinirlendiğinde. Sıyırıp alamıyorum onu o komadan. Sanki bambaşka bir kadın oluyor sevdiğim insan. Beklentilerini karşılayamıyorum belki. Belki hayalindeki aşkı yaşatamıyorum ama elimden geleni yapıyorum ve fazlasını nasıl yapabilirim diye düşünmediğim bir saniye yok. Sürekli aklımda. Yan yana iken yapmadığımız şeyleri o gittikten sonra yapmaya başlamam onu üzüyor sinirlendiriyor belki ama bunları yapmamın tek sebebi kendisidir. Bana farklı şeylerden keyif almasını öğreten bizzat sevdiğim kadındır. Onun sayesinde artık çemberimin içine yeni fidanlar dikebilmişimdir. Tüm kadınlar gibi sıkıntıların söylenmeden anlaşılmasını beklemek, ince ruhlu davranılmasını istemek doğal hakkıdır. Fakat sevginin bir eşitliği vardır. Dengeyi bozan bozulur. Samimiyet, beklentilerini törpülemelidir insanın. Çünkü ne de olsa karşılıksız sevebiliyorsan ömrü uzar birlikteliğinin. Koşullarla, şartlarla ancak bir yere kadar gelebilir insan. Çünkü aynı koşul ve şartlara karşındaki insan da kolayca sahip olabilir ve bunlar bir yerde çakışacaktır. Kimisi beklentilerini karşılayabilecek başka kucaklar arayıp kendini kandıracak, kimisi bunları içine atıp nedensiz tartışmalar çıkaracaktır. Oysa ki karşılıksız seven insan beklentilerini doğal bir biçimde sindirdiğinden önüne gelen şeyler de doğal olarak artacak ve belki de beklentilerinin üstünde bir mutluluğa erişecektir. Kolay değildir tabii ki nefsi kontrol etmek. Duyguların kıskacında mantıklı davranmak hiç kolay değildir. Dedikleri gibi hayat da bir sahne ise, alkışın tadını almadan nasıl çalışman gerektiğini bilemezsin. Para almadan akıttığın terin ve gösterdiğin özverinin 2 dakikalık bir alkış seremonisinde nasıl yüceldiğini görmeden, en ufak bir fikrin bile olmaz 3 tunç tas has hoş hoşaf hakkında...neden?...dehlizlerinde kapandığın, gözünü kararttığın ve gereksiz riskler aldığından dolayı. Velhasıl kelam, bu bir savaşsa insanın kendi içerisindeki; en büyük silah sabırdır. Cephanesi ise hoşgörüdür. Kuşandığın zırh ise empatiden başkası olamaz. Başarmak insan için hep sonlarla tanımlanmıştır oysa ki başarmak hep başlangıçlara gebedir. Hayatın devinimi içerisinde güzel şeyler yapmaktır bizim algımıza göre. Bir ağaç dikmektir. Bir yaralı hayvanı tedavi ettirmektir. Bir fakir çocuğu okutmaktır. Bir yaşlıyı karşıdan karşıya geçirmektir. Bir sabah sevdiğini uyandırmadan ona kahvaltı hazırlamaktır. Bir gün ebeveynlerinin karşısına dikilip bir birey olduğunu haykırmak ve düşüncelerini savunmaktır. Üretmektir. Çalışmaktır. En önemlisi de bunu kendinden önce sevdiklerin için, sevmediklerin için, başkaları için yapabilmektir. Kırabilmektir içindeki inat duvarını. Tabularını yıkabilmektir. İnandığını, başkalarının da başka şeylere inanabileceği gerçeğini göz ardı etmeden yüceltmektir. Çoğu kişi inanamasa da çok güzel ödülleri vardır aslında bu güzel şeylerin.Bir gülümseme, bir mutluluk gözyaşı, bir sarılma, belki de içten samimi bir veda... İşte ben tüm bunları kendi potamda eriterek sevgimi harmanlıyorum. İstiyorum ki yüzü gülsün sevdiğim kadının ve istiyorum ki beraberce yüzünü güldürebilelim milyonların. Tüm insanlardan oluşan bir makineyse benim hayatım, merkezinde sen varsın kuzum. Nasıl çalıştığı yahut nerede arıza verdiğinden bağımsız olarak SEN varsın. Gücümü senden alıyorum ve pes etmek lügatımda yok. Soğuk cevaplar şarapneller gibi parçalasa da sağımı solumu duruşumu bozamaz. Sevgimizin ateşinde döverek şekillendireceğim ben o soğuk demirleri ve çeliğe su verir gibi dökeceğim elimde ne varsa...sana...ikimize. Beraberce kuşanıp silahlarımızı zırhlarımızı beraberce savaşacağız sonra. Yeni başarılara ve yeni başlangıçlara...hep beraber.
8 Haziran 2013
Yorumlar
Yorum Gönder