Mat

Vücudumun sınırları içeriye doğru daralmakta ve ben girdap misali muhabbetlerin içinde kaybolup, karanlığa gömülmekteyim. 

Vermişler elime iki tarafı keskin bir balta, bir kendime bir karşımdakine vurdukça hüzünler fışkırtıyorum. 

Göğsümde, tam da iman tahtasının altında zındık bir his var huzursuz eden beni. 

Ağır...öylesine ağır ki, kalkmıyor fakat ben altında kaldığım her saniye eziliyorum. 

Sonra kanlı karanlık ve boğuk bir çığlık tüm hayallerimi yırtıyor. 

Uzaklaşıyor pembe midillilerin zıpladığı tepeler. 

Ne yani? 

Bu vakte kadar omzumda Rodin misali oturan bu zıkkımı fark etmemişiydim yani? 

Yani, yani sen de yok muydun? 

Hiç olmamış mıydın? 

İçimden geldiği gibi dürüst ve hesapsızca davranışım sonucunda alacağım hediye, 

kilometrelerce ötelerden fırlatılan zehirli mızrakları mı olacaktı toyluğunun?   

Yandım yine, bittim yine...

21 Ocak 2013

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Kurşunkalemin Son Sözleri